bu da ilave
 
  α η α ѕ α у ƒ α
  ιℓєтιşιм
  zιуαяєт¢ι ∂єƒтєяι
  e-devlet
  TÜRKLER
  M.KEMAL ATATÜRK
  HER RENKTEN KARŞI DEVRİM
  şiirler
  videolar
  yetkililer
  Gençlige Hitabe
  site sahibiyle birebir görüşme
  video
  BiZ TÜRKLER
  SAVAŞLAR
  SAVAŞ ANILARI
  HABERLER
  SİZCE VATAN'a İHANET NEDİR?VATAN HAİNİ KİMDİR 03.11.2008 16:08
HER RENKTEN KARŞI DEVRİM
Ulu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ordularına büyük zaferi kazandırmasının ardından Türk Devleti büyük ve hızlı bir değişim süreci yaşadı. Türk Irkı üç yüz yıl süren geri çekilmelerden sonra yurdunu işgâl eden düşmanlarına Ata’nın önderliğinde parlak zaferlerle diz çöktürdü ve bağımsızlığını elde etti. Askerî başarılardan sonra sıra Türk milletini ve devletini Türk’ün gerçek kültürüne göre ve çağdaş bir biçimde düzenlemeye gelmişti. Türk Irkı birkaç asırdır ya Arap ve Fars, ya da Fransız ve İngiliz kültürü ile yönetilmek zorunda bırakılmıştı ve bu sürecin artık bıçak gibi kesilmesi gerekiyordu. Bu amaçla aralıksız inkılâplar yapıldı. Devletimiz daha çağdaş bir yapıya kavuşturuldu. Hukuk, eğitim, tarih vb. birçok alandaki yeniliklerle toplumun önü açıldı. Ancak bu sürecin bazı kesimleri rahatsız etmesi de kaçınılmazdı. Öncelikle hilafet ve saltanatın kaldırılması, devletin laik bir düzene kavuşturulması, insanlara din ve vicdan hürriyeti verilmesi, Arap alfabesinin terki gibi inkılâplar nedeniyle hilafetçi yobazlar, siyasal İslâmcılar Atatürk’e düşman kesildiler. Yobaz kesim Menemen’de olduğu gibi birçok yerde küçük-büyük isyanlara girişti.

Türk inkılâplarını benimsemeyen, devrimlere karşı çıkanlar yalnızca İslâmcılar değildi. “Tam Bağımsızlık” ilkesine göre şekillenen yeni Türkiye, yabancı egemenliğini hatta etkinliğini şiddetle reddetmekte ve egemenliği kayıtsız şartsız Türk milletine bırakmakta idi. Bu durum şüphesiz mandacıların, İngiliz muhiplerinin, Rus yanlısı kızıl komünistlerin işine gelmemekteydi. İslâmcılığa karşı olsalar da Atatürk’e açık ve gizli düşmanlık beslemek ve Türk ihtilaline düşman olmak bakımından bütün bu kesimler İslâmcılarla aynı safta idiler.

Siyasal İslâmcılar, komünistler, mandacılar ve “Türk” hakimiyetine karşı olan bütün etnik unsurlar birlikte “Karşı-Devrim” cephesini oluşturmaktadırlar. Bu cümleyi geçmiş zaman kipinde kurmamamızın sebebi, söz konusu cephenin hâlen etkinliğini sürdürmesidir. Atatürk döneminde etnik azınlıkların ve yobazların isyanları olmuşsa da artık yöntem değişmiştir. “Karşı-Devrim Cephesi” artık siyasetle, propaganda ile, psikolojik savaşla, karalama ile ve benzeri birçok yöntem ile Atatürk Türkiye’sinden Ata’nın adını silmek amacındadırlar. Fark edilecektir ki artık Atatürk eskisinde göre daha açık olarak eleştirilmeye başlanmıştır. Bu kötü gidiş yine de karşı devrimcilerin istediği seviyeye gelmemiş olmalı ki günümüzdeki duruma rağmen doğrudan Ata’ya saldırmak yerine onun çevresini kullanmak sureti ile Kemalizm’e darbe vurmaya çalışıyorlar. Son zamanlarda “Latife Hanım’ın mektupları” meselesinin ortaya çıkması tamamen bu konu ile alâkalıdır. Ancak bu oyunu başaramayan çevreler farklı yönlerden etkinliklerini sürdürmekte ısrarcıdırlar. Gözlerine kestirdikleri yeni hedeflerden biri; Mahmut Esat Bozkurt.

Mahmut Esat Beğ, Kuvayı Milliye’ye katılmış, İzmir’in Yunanlılardan geri alınması için savaşmış, Türk hukukunda devrim yaratarak kadın haklarının yerleşmesine büyük emek vermiş, Atatürk döneminin Adalet Bakanı olmuş yiğit bir Türk evlâdıdır, büyük bir Türkçüdür. O yaptıkları ile kendini kanıtlamıştır, savunulmaya ihtiyacı yoktur. Ancak bu konudaki görüşlerimizi beyan etmemek de elimizde değildir.

Bozkurt Beğ için “Hitler hayranı” diyorlar. Bu haksız bir ithamdır. Dayanakları Bozkurt’un “Atatürk İhtilali” adlı eseri.. Eserde geçen sözler şu şekildedir:

“Kemalizm, otoriter bir demokrasidir; bir tarafta halk vardır diğer tarafta şef.. Gerek nasyonal sosyalizm gerekse faşizm, Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey değildir...”

Oysa göz önünde bulundurulmalıdır ki Türk İnkılâbı Nazizmden eskidir. Burada Bozkurt’un demek istediği, Hitler’in ve Mussolini’nin Atatürk’ten örnek almış olabilecekleridir. Kemalizm kopya eden değil kopya edilen bir düşüncedir. Buradan hareketle Bozkurt’a “Hitler hayranı” demek haksızlıktır.

Mahmut Esat Bozkurt’un “Atatürk İhtilâli” adlı eserindeki diğer bazı vurucu cümleleri ele alalım:

“Kendi hesabıma son sözüm şudur:
Bir ihtilâl hangi milletin hesabına yapılırsa, mutlaka o milletin öz evlâdının eliyle yapılmalı ve onun elinde kalmalıdır.
Meselâ:
Türk ihtilâli, öz Türklerin elinde kalmalıdır. Hem de kayıtsız ve şartsız.
Yabancıların yardımı ile başarılan ihtilâller yabancılara borçlu kalırlar.
Bu borç ödenmez.”

“Türk’ün en kötüsü Türk olmayanın en iyisinden iyidir. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun bahtsızlığı, ekseriya, mukadderatını Türklerden başkalarının idare etmiş olmasıdır.”


“Türk İhtilâlinin belirli yönü Türk milliyetçiliğidir. Türk olmaktır. Geçmişi bu prensip temizledi. Yeniliği bu prensip getirdi. Bütün Türk İhtilâli, bütün eserleriyle bu prensibe dayanıyor. Bundan en küçük bir yan çizme geriliğe dönüştür. Ve ölümdür.”

Yine Mahmut Esat Bozkurt, 19 Eylül 1930 tarihinde Ağrı’daki kürt isyanı bastırıldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı sıfatıyla şöyle konuşmuştu:

“Türk, bu ülkenin yegâne sahibi, yegâne efendisidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu ülkeden tek bir hakları vardır: Köle olma hakkı, hizmetçi olma hakkı.. Dost ve düşman, hatta dağlar, bu hakikati böyle bellesinler.”

Bütün bu sözlerin Mahmut Esat Bozkurt’a ait olması onun “Hitler hayranı” olduğunu değil, bilinçli, katıksız bir Türk ırkçısı olduğunu, Türkçü olduğunu gösterir. Ve Türk ırkçıları hiçbir yabancıya hayranlık beslemeyecek kadar millî şuura mâliktirler.

Haddini aşan bazı yazarlar Türkçü görüşlerinden dolayı Mahmut Esat Bozkurt’u Atatürkçü olmamakla suçluyorlar. Boyunu aşan laflar edenler dikkat etsinler. Atatürkçülüğün ne olduğunu Atatürk’ten iyi bildiklerini mi düşünüyorlar ki Ata’nın en yakınlarından olan, Ata’nın her zaman sahiplendiği, destek verdiği, birlikte çalıştığı bir kişiyi Atatürkçü olmamakla itham ediyorlar!? Bozkurt’un bu söylemleri Atatürk’ün bilgisi dahilinde öne sürülmüştür. Eğer Atatürk bu fikirlere karşı olsa idi; Bozkurt Beğ’i uyarabilir, yanından uzaklaştırabilir, hatta görevden alabilirdi.

Mahmut Esat Bozkurt hiç kimsenin yargılayamayacağı kadar büyük bir Türkçü ve Atatürkçüdür. Ona saldıranlar, onu eleştirenler, Türkçü gençlik tarafından yukarıda bahsedilen “Karşı-Devrim Cephesi”nin mensubu olarak görülecektir. Türk büyüklerinin adlarını kirletmeye çalışanlarla sonuna kadar mücadele etmeye ant içtik. Bu yolda üzerimize düşen her şeyi de yaparız. Böylece bilinsin!

Türk Şad


1 Mart 2005
 
 
   
saat  
 


ekle

 
iş ilanı  
   
 
  web master aracları sitene ekle hitine hit kat  
Bugün 6 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol